Geri
Ekonomide sanayi sonrası (post-industrial) felsefede modernizm sonrası (post-modern), toplumsal alanda ise hakikat sonrası (post-truth) sıfatlarıyla tanımladığımız; adı konmamış bir geçiş döneminde, bir ‘sonra’da yaşıyoruz.Yanısıra her gün yüzleşmek zorunda kaldığımız iklim krizi, yollara dökülmüş mülteciler, can çekişen doğa, salgın hastalıklar, bitmeyen savaşlar ve katmerlenerek büyüyen eşitsizlikler insanlığı beklemediği ve hak etmediği birdistopyaya sürüklüyor.Bütün bunlara çözüm olarak öne sürülen neoliberal reçeteler ise, bizi toplumsal varlık olan insan’dan, kendi bencil dünyasına sıkışmış bireye dönüştürüyor ve durağan değerlerin, devamlılığını koruyan anlamların, zorelde edilmiş bir derin amacın yerine, kısa ömürlü eğlentiyi ve hızlı tüketim ilkesini yerleştiriyor.Bu zihinsel yapı bizi hoşlanmadığımız gerçekliği inkar etmeye, sadece beklentimize uygun bulduğumuz gerçekliği kabul etmeye hazırlıyor. Bireyci,derin düşünemeyen ve yaşamında anlam bulamayan çağın insanı, ruhuna iyi geleceğine inandığı hikayeleri fazla sorgulamadan kabul etmeye başlıyor. Vebu hikayeler tekrarlanarak bizim gerçekliğimizi, dünyamızı oluşturmaya başlıyor.'Bana Bir Hikaye Anlat' albümü bu varoluş krizinin üzerine yansıttığı ışıkla kendini sorgulamayı, eskiden yazılmış ve oynanmış hikayelerle yüzleşmeyi ve yaşamın sorumluluğunu almayı öneriyor. (Tanıtım Bülteninden)
Henüz inceleme eklenmemiş.
Henüz alıntı eklenmemiş.