Seni tanımak çok güzeldi Unutmak hiç kolay olmayacak Seni hatırladıkça O ilk günkü heyecan saracak içimi O göz göze geldiğimiz andaki Eşi benzeri olmayan bir heyecan O gözlerindeki parıltı Onu hiç bir zaman unutmayacağım
Öyle uzaktan seviyorum seni! Elini tutmadan. Yüreğine dokunmadan. Gözlerinde dalıp dalıp gitmeden. Şu üç günlük sevdalara inat, Serserice değil adam gibi seviyorum.
İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından Bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar Şu aranıp duran korkak ellerimi tut Bu evleri atla bu evleri de...
Her tecrid, aynı zamanda bir çeşit tecahül-i âriftir. Şair hitap ettiği veya sözünü ettiği kişinin kendisi olduğunu bilmezden gelir: Fuzûlî rind-i şeydâdur hemîşe halka rüsvâdur Soruñ kim bu ne sevdâdur bu sevdâdan usanmaz mı ~Fuzûlî
Biz kırıldık daha da kırılırız Ama katil de bilmiyor öldürdüğünü Hırsız da bilmiyor çaldığını Biz yeni bir hayatın acemileriyiz Bütün bildiklerimiz yeniden biçimleniyor Şiirimiz, aşkımız yeniden, Son kötü günleri yaşıyoruz belki İlk güzel...
Piraye öldü aşkından yine de dönmedi Nazıma . Çünkü senin adını saatimin kayışına kazıdım Piraye diyen Nazımın kol saatinde Vera yazıyordu.
Boşuna değil Her dakika seni hatırlayışım Boşuna değil her akşam İçime bir garipliğin çökmesi Bu şehrin bütün sokaklarında Yana yakıla seni aramam boşuna değil
Yağmur olsan binlerce damla arasında bulur tutardım seni, çünkü korkarım; toprak aldığını vermiyor geri... ~CemalSüreya
Tez geldi hicran ayrıldık hemen.. Ay ışığında




