Geri
Hayatının uzun yıllarını bahçesine vakfetmiş olan babasının, 'omuzlarında tonlarca geçmiş taşıyan bir Atlas' gibi gördüğü ve idealize ettiği kişinin ölümünü anlattığı bu kitabında Georgi Gospodinov, yeri doldurulamaz bir kayıp karşısında hissettiklerini içten ve etkileyici bir dille aktarırken, aynı zamanda hayat ve ölüm üzerine, sevgi ve yas üzerine, varoluşumuzu anlamlandıran ve yola devam etmemizi sağlayan şeyler üzerine derin bir tefekküre dalıyor.'Onun bugüne kadarki varlığı, benim kendi varlığımı, çocukluğumun varlığını doğruluyordu. Öte yandan yokluğu hafızanın tüm mekanizmasını harekete geçiriyor. Uzun zamandır aklıma gelmeyen şeyler şimdi uyanıyor, onları ben uyandırıyorum tüm bunların gerçekten olup bittiğinden emin olabilmek için. İstemli ve istemsiz bellek birlikte çalışıyor ve anıların paslanmış çarkını harekete geçiriyor, net görülmeyen yerleri temizliyor veya uyduruyor. Kabul etmeliyiz ki bu, vefat edene yönelik bir bellek çalışması olduğu kadar, kendimize de yöneliktir, benmerkezci, bir anlamda kendimizi kurtarmaya, birinin gidişinden sonra hayatta kalışımızı anlamlandırmaya yönelik bir uğraştır. Bizi çocuk olarak hatırlayan son kişi de gittiğinde hâlâ var olduğumuz söylenebilir mi?'2023 Uluslararası Booker Ödüllü yazardan içe işleyen bir anı-roman. (Tanıtım Bülteninden)
Ben ne okudum böyle
Size 3 önce birden kalp krizi yaşayıp ve damarlarının tıkalı olması ile ameliyata alınması gerektiği bir kızın babasından bahsedeceğim.
Bu benim…
Bu kitabı o zamanlarda okusaydım sanırım kolay kolay toparlanamazdım.
Çok şükür ki babam hala hayatta…
Ama o ameliyat kapısında beklemek…
Ölümü sevdiklerinin olabilecek acısı ile hissetmek bence Tokat gibi vuruyor insana…
Evet övüldüğü kadar varmış,ağladım bende.
Orada kendimi koydum.
Kendimden bir şeyler buldum.
Bir an için ne acıymış daha önce de tatmıştım ama okuyunca direkt empati kurdum.
İnsan yaşarken bilmiyor anın,var olan değerlerin kıymetini…
Şimdi sıkı sıkı sarılma vakti
Yarın hayli geç… :(
Detaylı İnceleme
Size 3 önce birden kalp krizi yaşayıp ve damarlarının tıkalı olması ile ameliyata alınması gerektiği bir kızın babasından bahsedeceğim.
Bu benim…
Bu kitabı o zamanlarda okusaydım sanırım kolay kolay toparlanamazdım.
Çok şükür ki babam hala hayatta…
Ama o ameliyat kapısında beklemek…
Ölümü sevdiklerinin olabilecek acısı ile hissetmek bence Tokat gibi vuruyor insana…
Evet övüldüğü kadar varmış,ağladım bende.
Orada kendimi koydum.
Kendimden bir şeyler buldum.
Bir an için ne acıymış daha önce de tatmıştım ama okuyunca direkt empati kurdum.
İnsan yaşarken bilmiyor anın,var olan değerlerin kıymetini…
Şimdi sıkı sıkı sarılma vakti
Yarın hayli geç… :(
İçeride on ikisi de öfkeyle bağırıyor , on ikisi de birbirine benziyordu . Artık domuzların yüzlerine ne olduğu anlaşılmıştı . Dışarıdaki hayvanlar , bir domuzların yüzlerine , bir insanların yüzlerine bakıyor ; ama onları birbirlerinden ayırt edemiyorlardı .